31 Mart ayaklanmasıyla tahttan indirilmesi kararlaştırılan II.
Abdülhamid, 3 yıl Selanik'teki Alatini Köşkü'nde ev hapsinde tutulmuş,
1912 senesinde Beylerbeyi Sarayı'na getirilmiştir. Bundan 6 sene sonra
10 Şubat 1918 yılında İstanbuş’da vefat eden II. Abdülhamid,
Divanyolu’nda bulunan Sultan II. Mahmut Türbesi'nde defnedilmiştir.
17 Ağustos 2019 Cumartesi
Ziraat Bankası ve II.Abdülhamid
Menafi Sandıkları'nın
ihtiyaca cevap vermediği, esasen idari yönden revizyon gerektiği ve
kaynaklarının sınırlı olduğu gerçekleri de eklenince, mevcut
örgütlenmenin bir banka şeklinde organize edilmesi fikir ve eğilimi
olgunlaşmış, II. Abdülhamit nezdinde de bu konu üzerinde ciddiyetle
düşünülmüştür. Sadrazam Kamil Paşa'nın Bakanlar Kurulu ve II.
Abdülhamit'e sunduğu mazbatada Menafi Sandıkları'nın artık
fonksiyonlarını yerine getirememeleri sebebiyle kaldırılarak bunların
yerine Ziraat Bankası kurulması gerekliliği kaleme alınmıştır. Söz
konusu mazbatanın II. Abdülhamit'in olur ve onayıyla yürürlüğe
girmesiyle 15 Ağustos 1888'de Menafi Sandıkları'nın yerine işlevlerini
üstlenecek modern finans kuruluşu olarak Ziraat Bankası resmen kurulmuş,
o tarihte faaliyette bulunan Menafi Sandıkları da banka şubelerine
dönüştürülerek faaliyete başlamıştır. O güne kadar Menafi Sandıkları'nın
mali kaynağını oluşturan menafi hisseleri bankaya devredilmiş ve bundan
sonraki hisseler de bankanın sermayesine tahsis edilmiştir. Bu adımla
birlikte, teşkilatlı tarımsal kredi tarihimizde yeni bir dönem
başlamıştır.
Kaynak: https://www.ziraatbank.com.tr/tr/bankamiz/hakkimizda/bankamiz-tarihcesi
Fotoğraf Merakı ve Fotoğraf Arşivi
Bilindiği
üzere Abdülhamid, kurmuş olduğu devasa gizli servis ağıyla ün salmış
bir sultandı. Bu ağın daha etkili bir şekilde işleyebilmesi için
kullandığı araçlardan biri fotoğraf oldu. Yıldız sarayı'nda özel bir
fotoğraf stüdyosu (neler yoktu ki zaten o sarayda) dahi kurdurduğu da
bilinen bir gerçek.
Sultan,
1880'lerde imparatorluğun dört bir yanına fotoğrafçılar gönderir ve 30
bin klişeyi (baskıda kullanılmak üzere, üzerine kabartma resim, şekil
vb. çıkarılmış metal levhaya verilen ad. kaynak: tdk) aşan bir
koleksiyon oluşturur. Bu resimlerin bir bölümü o dönemin modernleşme
çabalarını yansıtma amacı taşımaktadır. İşte demiryolları olsun, batı
tarzı mimariyi müjdeleyen binalar olsun. Sultan bu fotoğrafları
propaganda aracı olarak görmekteydi. Abdülhamid batı'ya, kendi
imparatorluk döneminde gerçekleştirilen toplumsal, bilimsel ve kültürel
gelişmeleri göstermek ve batı'nın gözünde medeni bir imaj oluşturmak
istemekteydi.
Bursa İdadisi
Sultan'ın diğer bir hedefi de yabancıların "oryantalist" bakış açılarını
gözler önüne seren, Osmanlı'yla alay ettiklerini düşündüğü
fotoğrafların manipülatif etkisini kırmaktı. Abdülhamid, 1893 senesinde
Washington'da bulunan kongre kütüphanesi'ne (library of congress, söz
konusu fotoğraf arşivinin bulunduğu kütüphane) içinde 1800'ün üzerinde
fotoğraf bulunan 51 adet deri ciltli albüm gönderir. Bir sonraki yıl da
british museum'a albüm göndermeye karar verir. Söz konusu fotoğraflar,
içlerinde Sultan'ın resmî fotoğrafçıları olan Ermeni Abdullah
kardeşlerin de yer aldığı yedi fotoğraf atölyesinin katılımıyla
derlenmiştir.
Kız öğrencilerin başlarının açık olması ilginç bir ayrıntı olarak duruyor.
Fotoğrafların
başlıca temaları ise manzaralar ve anıtlar ile eğitim ve sanayi
alanlarında ulaşılan ilerlemelerdir. François georgeon(Fransız tarihçi)
en iyi tasvir edilenin ise eğitim olduğunu belirtiyor: yeni inşa edilen
okul binaları, kızların da aralarında bulunduğu üniformalı öğrenciler
vs.
Maalesef
bu albümler yukarıda bahsi geçen kurumların raflarına öyle resmi bir
törenle girememiş. Georgeon, bunların arka kapıdan içeri alındıklarını
ve tarihçiler tarafından ancak yüz yıl kadar sonrakeşfedildiğini belirtiyor.
Kaynak: François Georgeon, Abdülhamid İİ Le Sultan Calife (1876-1909), 2003.
İlgili fotoğrafların bir bölümünü aşağıdaki linkten görebilirsiniz
http://www.loc.gov/pictures/search/?co=ahii&st=gallery
Sultan Abdülhamid ve Siyonizm
Aktaran Kaynak: Orhan Osmanoğlu
Abdülhamit Siyonistler için "Teklifleri devletin Düyun-u umumiyesini (genel borçlarını) kâmilen deruhte (tümüyle üstlenmek) etmek idi. Güzel bir şey. Zira Düyun-u Umumiye bir gün gelip de borçlarımızı ödeyemezsek devletin maliyesini murakabeye (denetime) almak gibi bir tehlike mevcuttur" demişti.1
Abdülhamit, tahttan indirilişinin ikinci yılında (1911) doktoru Atıf Hüseyin'e "Eminim zamanla (Yahudiler) Filistin'de kendi devletlerini kurmayı başaracaklardır"sözüyle gidişatın nereye varacağını görmüştür.2"
Kaynak: http://www.salom.com.tr/haber-102963-sultan_ii_abdulhamit_ve__theodor_herzl.html. 10.09.2018 21.39
SON SULTANIN YAHUDİLERE KUDÜS YASAĞININ BELGESİ
Sultan Abdülhamid Han zamanında Kudüs’e gelecek Museviler mülk edime yasağı, ve kalma süreçleri bir ay geçmemesi . 1892
Sultan Abdülhamid Han zamanında Kudüs’e gelecek Museviler mülk edime yasağı, ve kalma süreçleri bir ay geçmemesi . 1892
Konuyu
direkt Yahudi kaynağından aktarıyorum ki Son Sultanın kıymetini iyi
bilelim.Zira fazilet odur ki düşman dahi tasdik etsin.
"Herzl,
bu amaçla(siyonizmi kurmak,yayınlayanın notu ) din adamları, devlet
başkanları ve imparatorlarla görüştü. Bölgenin 1517 yılından beri
Osmanlı yönetiminde olması dolayısıyla çözümün anahtarını elinde
bulunduran Sultan Abdülhamit bu devlet adamlarının en önemlisiydi.
Devir
çok uluslu imparatorlukların devri olduğundan bu talebin o rejimle
yönetilen devletler nezdinde özel bir direnç yaratmadığını not etmek
gerekir.
Herzl'in geneldeki ve özellikle Sultan Abdülhamit'le olan temasları konusundaki temel kaynaklardan biri onun hatıratıdır.
Yabancı
dilde kaynaklara erişimi olmayanlar Ergun Göze'nin 'Siyonizmin Kurucusu
Theodor Herzl'in Hatıraları ve Sultan Abdülhamid' (1995), Vahdettin
Engin'in 'Pazarlık' (2010) ve Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin Herzl'den
Yahudi Türkolog Arminius Vambery bağlamında bahsettiği 'Saraydaki Casus'
(1991) isimli eserlerini okuyabilir.
Görsel ve yazılı medyamızda Herzl: Bir kronoloji
(.......)
28 Mart 1896 - Herzl, Viyana'da, Sultan Abdülhamit için çalışan ve onunla iyi ilişkileri olan Polonyalı asilzade Philip Michael Ritter von Newlinski ile tanıştı.
18 Haziran 1896 - Herzl, Kont Newlinski ile beraber ve onun aracılığıyla Sultan Abdülhamit'le görüşmek ümidiyle İstanbul'a geldi.
19 Haziran 1896
- Newlinski Herzl'e Sultan Abdülhamit'in kendisiyle görüşemeyeceğini ve
Osmanlı'nın dış borçlarını üstlenmesi karşılığında Filistin'e Yahudi
göçüyle toprak verilmesi konusundaki isteklerini kabul edemeyeceğini
iletti.
Herzl, anılarında Abdülhamit'in Newlinski eliyle ilettiği mesajı paylaşıyor: "Eğer Sayın Herzl sizinle benimle olduğunuz kadar dostsa ona bu konuda başka girişimde bulunmamasını telkin ediniz. Bir adımlık toprak bile satamam,
zira bu topraklar bana değil, milletime aittir. Milletim bu
imparatorluğu savaşarak ve kanıyla sulayarak kazandı. Bizden ancak kanla
koparılabilir... Yahudiler milyarlarını saklasınlar. İmparatorluk bölüşüldüğünde Filistin'i bedavaya alabilirler. Ancak cesedimiz paylaşılabilir canlıyken parça koparılmasını kabul etmeyeceğim."
Herzl, anılarında, bu söylem karşısındaki hissiyatını şöyle ifade ediyor: "Sultanın samimî ve yüce sözleri beni duygulandırdı ve sarstı. Bütün ümitlerimi söndürmesine rağmen ölümü ve parçalanmayı tahmin eden ama buna rağmen son nefesine kadar pasifçe de olsa mücadele etmeye kararlı kaderciliğinde trajik bir güzellik vardı..."
Pekiyi, sonrasında ne oldu?
23 Haziran 1896 - Herzl gazeteci kimliğiyle Sadrazam Halil Rifat Paşa ile yaptığı mülakatta Filistin'de Yahudiler için toprak konusunu açtı.
27 veya 28 Haziran 1896 (16 Muharrem 1314) - Saray Herzl'e Üçüncü DerecedenMecidiye Nişanı verilmesine karar verdi!
29 Haziran 1896 - Newlinski Mecidiye Nişanı'nı Herzl'e takdim etti.
Neticede, huzura kabul edilmeyen Herzl'in apar topar gittiği söylenemez.
Eylül 1898 - Herzl - Osmanlı lobicisi/İngiliz ajanı Macar asıllı Yahudi Türkolog Arminius Vambery mektuplaşması.
16 Ekim 1898 - Herzl, Almanya İmparatoru II. Kaiser Wilhelm karşılaşabilmek için İstanbul üzerinden Filistin'e doğru yola çıktı.
18 Ekim 1898
- Herzl, İstanbul'da Alman İmparatoruna Yıldız Sarayında tahsis edilen
köşkte, kendisiyle yüz yüze görüştü ve Yahudilerin Filistin'e
yerleştirilmesi gereğini anlattı. İmparator Herzl'e, "Bana tek kelimeyle Sultan'dan neyi istemem gerektiğini söyle" dedi. Herzl'in cevabı, "Bir arazi şirketi, Alman himayesi altında bir arazi şirketi" oldu.
29 Ekim 1898 - Herzl, Kudüs'e gitmekte olan Alman İmparatorunu yolu üzerindeki ziraat okulu Mikveh İsrael'de bando mızıkalı törenle karşılattı.
1 Nisan 1899 - Herzl ile Abdülhamit arasındaki teması sağlayan Newlinski İstanbul'da öldü.
16 Haziran 1900
- Herzl Newlinski'den boşalan yeri Abdülhamit'in Avrupa'daki lobicisi
Vambery ile doldurmak için Vambery'yi Güney Tiroller'deki Mülbach
kentinde ziyaret etti.
18 Eylül 1900
- Herzl Vambery'yi Macaristan'daki Peşte'de ziyaret etti. Vambery ona
Abdülhamit'in kendisini 1901 Mayıs'ında huzura kabul edeceğinin sözünü
verdi.
13 Mayıs 1901- Herzl İstanbul'a geldi.
17 Mayıs 1901- Herzl Abdülhamit'in huzuruna çıktı.
(....)
Abdülhamit zulüm gören Yahudilerin iltica edebilmeleri için
imparatorluğun bütün sınırlarını Yahudilere açık tuttuğunu söyledi. Bu
da Sultan'ın 1896 yılındaki meşhur tutum beyanının aralarındaki dostluğu
zedelemediğine işaret ediyor.
18 veya 19 Mayıs 1901 (29 Muharrem 1319) - Saray Herzl'e Birinci Dereceden Mecidiye Nişanı verilmesine karar verdi! (5 sene arayla verilen ikinci nişan)
21 Mayıs 1901 - Herzl İstanbul'dan ayrıldı ve günlüğüne Abdülhamit'e ilişkin şu notu düştü: "Sultan'ın benim üzerimde bıraktığı intiba onun zayıf, gevşek fakat tamamen iyi bir insan olduğudur. Onun korkunçluğuna da inanmıyorum, sinsiliğine de. Onu daha çok soyguncular ve reziller, dejenerelerden müteşekkil bir çemberin içinde derinden bedbaht bir mahpus gibi görmekteyim. Bu çevredir ki her türlü rezilliği yapmakta ve onun namına yapmış gözükmektedir. ...Yıldız Sarayı kliği tam bir mücrimler çetesidir. İcra ettikleri her cürümden sonra şuraya buraya dağılıyorlar ve sanki her şey hükümdar adına yapılmış gibi hiç kimse mesul olmuyor."
Kasım 1901 - Herzl Abdülhamit'e hediye edilmek üzere ilk Eski Türkçe harfli daktiloyu imal ettirdi.
26 Aralık 1901
- İsviçre'nin Basel kentinde 5. Siyonist Kongre başladı. Ergun Göze'nin
kitabının 320. sayfasında 1902 yılının ocak ayındaki Kongre'den Sultan
Abdülhamit'e bağlılık telgrafı gönderildiği, Herzl'in başkan sıfatıyla
çektiği telgrafa Sultan'ın teşekkür ettiği ve bunun Herzl'in Kongre
nezdindeki durumunu kuvvetlendirdiği kayıtlı.
5 Şubat 1902 - Herzl'e acilen İstanbul'a gelmesi için telgraf çekildi.
15 Şubat 1902 - Herzl dördüncü kez İstanbul'a geldi.
19 Şubat 1902
- Saray, Yahudilerin Anadolu, Suriye ve Mezopotamya dahil ancak
Filistin hariç her yerde yerleşim faaliyetinde bulunabileceğini ifade
etti.
Neticede
Herzl, Yahudilerin Filistin'e yerleştirilmesini gözetecek ve Osmanlı
adına madenleri işletip borçlarını üstlenecek bir Osmanlı-Yahudi
şirketinin kurulması konusundaki teklifini kabul ettiremeden
İstanbul'dan ayrıldı.
3 Mayıs 1902
- Herzl, Abdülhamit'e Kudüs'te bir İbrani Üniversitesinin kurulmasını
önerdi. Böylece Osmanlı talebelerinin tahsilleri için yurt dışına
gitmeleri gerekmeyecekti. (Bu üniversite 1918 yılında kurulacaktı. Hayfa
kentindeki Teknik üniversitenin kuruluşu ise Osmanlı idaresinde 1912
yılında gerçekleşecekti)
5 Temmuz 1902 - Londra'daki Türk Büyükelçiliğinden Herzl'e derhal İstanbul'a gitmesi söylendi.
25 Temmuz 1902 - Herzl tekrar, beşinci ve son kez, İstanbul'a geldi.
28 Temmuz 1902
- Herzl Abdülhamit'e verdiği raporda Osmanlı borçlarının
yapılandırılmasına yönelik 30 milyon Sterlinlik bir anlaşma karşılığında
(Sultan'ın en başta önerdiği) Mezopotamya ve Filistin'in bir parçasında
iskân (yerleşme) izni veya ayrıcalığı talep etti.
2 Ağustos 1902 - Tecrübeli siyasetçi Abdülhamit Herzl'i Fransızlarla yürüttüğü pazarlıklarda bir koz gibi kullandı.
Neticede,
Fransa Maliye Bakanı Maurice Rouvier Abdülhamit'e uygun şartlarla
anlaşmaya varınca Herzl'in girişimleri boşa çıkmış oldu.
Hamidiye Alayları ve Gayrinizami Harp
Aziz ÜSTEL
austel@stargazete.com
Gayrinizami savaş ve Abdülhamid Han
01 Ağustos 2018 Çarşamba
Ne kadar
alıştırılmışız Abdülhamid Han'ı kanlı katil olartak hatırlamaya ve
anlatmaya ki, onun en büyük ve en önemli padişahlardan biri olduğunu
söyleyen herkese o saat "yobaz" damgasını vuruyoruz. Abdülhamid
II. Han 'ın Osmanlı Devletine katkıları saymakla bitmez. Bunların
yobazlıkla değil devrimcilikle ilgisi vardır. Tıbbiyeyi kurmaktan tutun
elektriği telefonu İstanbul'a getirmeye kadar bir çok yenilikte onun
imzası vardır...
Kürt ayrılıkçı hareketinden önce , "Şark vilayetlerine" sıçrayan
Ermeni bağımsızlık hareketi, özellikle Rusya ve Fransa'nın
yardımlarıyla devlet için büyük bir tehlikeye dönüşmüştü. Doğu
Anadolu'daki Ermeni gençler "kafileler halinde, ellerini kollarını sallaya sallaya Iğdır üzerinden Erivan'a geçiyor gerilla eğitimi alıp geri dönüyorlardı. Bölgede terör ve tedhiş hareketleri tavan yapmıştı."
Derken 13 Haziran
1878'de Berlin Konferansında Ermeni bağımsızlığıyla ilgili bir tasarı
sunuldu ve kabul gördü. Bunun üzerinde Osmanlı topraklarında Ermeni
katliamı ve terör eylemleri hızlandı. Hıncak ve Taşnak örgütleri
düzenli orduya dönüşmüş, Rusların doğu illerini işgal hazırlıkları
tamamlanmak üzereydi. Bunun üzerine Abdülhamid Han "Hamidiye Alaylarını" kurdu!
Alaylar aşiret yapıları esas alınarak oluşturuldu; her alayın başına
aşiret reisleri belli bir maaş, rütbe ve nişanlarla getiriliyordu. Alaya
dönüştürülen aşiretler vergiden muaf tutuluyor işledikleri suçlarla
ilgili kovuşturma ve soruşturma yetkisi yerel mahkemelerden alınıp
orduya veriliyordu.
Daha sonraları rahmetli
Turgut Özal zamanında oluşturulan köy korucuları, Hamidiye alaylarını
örnek almıştı. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra 1910 yılında bu
alayların adı değiştirildi , İttihadcılar bunlara "Aşiret Suvari Alayları" adını verdi.
Alaylar padişahın istekleri doğrultusunda İngilizlerin bulduğu ama o güne kadar doğru dürüst uygulamadığı "unconvential warfare" yani
gayrinizami savaş ilkelerine göre kurulmuştu. Padişahın emriyle Şakir
ve Zeki Paşalar, Şakir Paşa'nın Anadolu Genel Müfettişi olarak Doğu
Anadolu'yu karış karış gezerek düzenlediği raporlar doğrultusunda,
Hamidiye Alaylarını 7 ayrı tümene ayırdı. Abdülhamid Han alayların İran
ve özelikle Rusya'dan gelecek tehlikeleri tez elden yok etmesi için de
örgütlenmelerini hedeflemişti. A.S.Alayları Rusların işgal girişimlerini
geciktirmelerinme neden oldu.
Eğitim hamlesi
Bilinenin aksine, Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, #abdulhamid
dönemine rastlar. Sevan Nişanyan’ın hesaplamalarına göre Türkiye,
Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden
ancak 1950’li yıllarda ulaşabilmiştir. Mesela 1895’te TC sınırlarına
tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken
1923’te bu sayı 95’e düşmüştür. 1895’teki yüz bine yakın öğrenci sayısı
(97.837), 1950-51 sezonunda aşağı yukarı aynı seviyede seyretmektedir
(90.356). Öncesiyle kıyasladığımızda Abdülhamid dönemindeki eğitim
patlaması daha görünür hale gelir. Tahta geçtiği yıl 250 olan rüşdiye
sayısı 1909’da 900’e, 6 olan idadi sayısı 109’a çıkmıştır. 1877’de
İstanbul’da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905’te 9 bine
çıkmıştı. Her yıl ortalama 400 ilkokul açılmıştır ki, bu, Cumhuriyet
döneminde bile kırılamamış bir rekordur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İkinci Abdülhamit Döneminde Paşalığa Kadar Yükselen Kabadayı: Arap Abdullah
ikinci abdülhamit devrinin namlı aksaray kabadayılarından olup, sonradan paşalığa dek yükselmiş, hayatı filmlere ve romanlara konu olmuş ol...