Vatana ihanet cürmünden idam edilen Çerkes Hasan’a Sultan II.Abdülhamid iade-i itibarda bulunmuş ve mezarının başına şu levhayı astırmıştır: …Çerkes Hasan’ı bu suikastlara zorlayan ise veliyyünimeti Sultan Abdülaziz’in başına gelen felaketlerdi...
Hüseyin Avni Paşa, kanlı
olaydan bir gece evvel başına gelecekleri hissetmiş olacak ki Sultan
Abdülaziz’in kayınbiraderi olan Yüzbaşı Çerkes Hasan’ı tutuklatmış,
ancak Hasan ertesi günü Taif’e sürgüne gitmesi şartıyla Redif Paşa
tarafından salıverilmişti.
Çerkes Hasan, Sultan
Abdülaziz’in ölümünden sonra iki adet revolve tabancası ve ceketinin
içinde taşıdığı kama bıçağıyla serseri bir mayın gibi bilinçsizce
ortalıkta dolaşıyordu. Redif Paşa’nın ihtarlarından sonra artık tek
seçeneği sürgüne gitmekti; ancak ne ablasına yapılan kötü muameleleri ne
de Sultan Abdülaziz’in ölümünü aklından çıkarabiliyordu. O gece sabaha
kadar uyuyamadı, günün ilk saatlerinde kararını vererek evden çıktı.
Cibali iskelesine geldi,
kayığa binerek Üsküdar’a geçti. Artık aklında tek bir hedef vardı:
Sultan Abdülaziz’in ve ablasının başına gelen tüm felaketlerden sorumlu
olan Cuntanın başı Hüseyin Avni Paşa’yı öldürmek. Muhafız zabitleri,
Çerkes Hasan Paşa’nın konağına geldiğinde ona Paşa’nın Mithat Paşa’nın
konağında olduğu söyledi.
Tekrar kayığa atlayan
Çerkes Hasan önce Sirkeci’ye oradan da bir kiracı beygiri tutarak Mithat
Paşa’nın Beyazıt’ta bulunan konağına doğru gitti. Hasan konağa
vardığında zabitlere, Hüseyin Avni Paşa’ya çok önemli haberler içeren
bir telgraf getirdiğini bildirdi. Zabitler Paşa’nın kabinesiyle toplantı
halinde olduğunu, bitene kadar Hasan’ın salonda beklemesi gerektiğini
söylediler.
Hasan, zabitlerin
dalgınlığına denk gelen bir anda hızla koşarak sert bir biçimde kapıyı
açtı ve kabine odasına girdi. Tam karşısında oturmuş toplantı halindeki
Cuntacılardan Şeyhül İslam Hayrullah Efendi ve iki bakan hariç hepsi
oradaydı. Sadrazam Mütercim Rüşdi Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa,
Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa, Hariciye Nazırı Raşid Paşa, Maarif
Nazırı Cevdet Paşa, Defter-i Hâkanî Nazırı Yusuf Paşa, Şûrây-ı Devlet
Reisi Midhat Paşa, Hasan Rıza Paşa, Şerif Hüseyin Paşa, Hâlet Paşa,
Sadaret Müsteşarı Said Efendi, Âmedci Mahmud Celaleddin ve Sadaret
Mektupçusu Memduh Bey...
Kabine üyeleri bir anda
huzurlarında gördükleri bir eli silahlı bir eli kamalı adam karşısında
şaşkınlık yaşayarak konuşmayı bıraktılar. Salonda Çerkes Hasan’ı tanıyan
ilk kişi Cuntanın başı Hüseyin Avni Paşa oldu. Paşa kaçmak için ayağa
kalktığında Çerkes Hasan elindeki revolve tabancayla Paşa’nın göğsünün
ortasına iki el ateş etti. Hüseyin Avni oracıkta yere yığıldı. Bakanlar
kaçışmaya başladığında Kaptan-ı Derya Ahmed Paşa, Çerkes Hasan’ın
silahının üzerine atıldı, Hasan çevik bir hareketle elindeki kamayı
Hasan Paşa’nın kulağına saplayıp kurtuldu. Hasan, Ahmed Paşa’yı
atlattığında yere yığılan Hüseyin Avni Paşa’nın can çekiştiğini gördü.
Hüseyin Avni Paşa’nın yanına geldi, Hasan, Hüseyin Avni Paşa’yı gücü
tükenene kadar defalarca elindeki Kama ile bıçakladı. Hasan ayağa
kalktığında, daha ilk kurşun sesiyle bayılmış olan Hariciye (Dışişleri)
Nazırı Reşid Paşa’yı da vurdu, Hasan öfkesini alamamış olacak ki ilk
kurşunda öldürdüğü Reşid Paşa’nın boğazını elindeki kamayla kesti.
Hasan bu kez salonun
içinde yaraladığı Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmed Paşa’yı aramaya
koyuldu. Birçok Bakanın can havliyle sığındığı ve çığlık çığlığa yardım
istediği küçük odaya yöneldi. Paşalar kapıyı sıkı sıkı tutmuş can
havliyle Hasan’ın içeriye girmesini engellemeye çalışıyordu. Bu sırada
Mithat Paşa’nın emir eri Ahmet Ağa salona gelerek, kapıyı zorlayan
Çerkes Hasan’ın başına ve omzuna iki darbe vurdu. Büyük bir acıyla
arkasını dönen Çerkes Hasan elindeki tabancayla Ahmet Ağa’yı karnına
sıktığı tek kurşunla yere yığdı.
Salonun önüne
geldiklerinde Hasan’ın kurşunlarının hedefi olan zabitler uzun bir
müddet içeri giremedi. Hasan bir yandan kapıyı açıp diğer Cuntacı
Paşaları öldürmeye çalışırken bir taraftan da toplantı salonunun
önündeki zabitlere ateş açıyordu. Hasan, bu çatışmalarda da üst düzey
rütbeye sahip iki subayı öldürdü. Kurşunu bitip de daha fazla
çatışamayacağını anlayan Çerkes Hasan zabitlere teslim oldu.
Olay sonrası ikisi Bakan
olmak üzere toplam beş kişi öldü. Çerkes Hasan sorgulandığında ölen
zabitler için üzgün olduğunu amacının sadece cuntacıları öldürmek
olduğunu söyledi. Çerkes Hasan Bab-ı Seraskeri’nin önündeki büyük dut
ağacına asılarak vatana ihanet cürmünden idam edilmiştir. Sultan İkinci
Abdülhamid tahta çıktığında Çerkes Hasan’ı kahraman ilan ederek iade-i
itibarda bulunmuş ve Hasan için Edirnekapı Şehitliğinde bir mezar
yaptırarak başına şu levhayı astırmıştır:
…Genç yaşında veliyyünnimeti uğrunda fedây-ı cân eden merhum Çerkes Hasan…
Çerkes Hasan’ı bu suikastlara zorlayan ise veliyyünimeti Sultan Abdülaziz’in başına gelen